Bilim insanları hemfikir: İstanbul depremi 7'nin üzerinde olacak
İBB tarafından düzenlenen İstanbul Deprem Çalıştayı'nda “İstanbul'un Deprem Tehlikesi” konulu oturum düzenlendi. Oturumda konuşan Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, tüm Türkiye'yi 450 farklı istasyonla takip ettiklerini, Marmara'yı da 257 istasyonla gözlemlediklerini söyledi. Özener. Türkiye'de yılda yaklaşık 15 bin deprem kaydettiklerini, rasathanede günde 50 deprem çözümlediklerini anlattı. Özener, İstanbul'da beklenen depremle ilgili bilim insanlarının farklı modelleri bulunduğunu belirterek "Ancak şunu biliyoruz ki bilim insanlarının yüzde 99.99’unun hemfikir olduğu bir konu var. 7 ve üzerinde bir ya da birkaç deprem bizi bekliyor" dedi
1999 DEPREMİ MİLATTI
17 Ağustos 1999 Depremi'nin bir “milat” olduğunu vurgulayan Özener “1999'da 30 mekanik cihazımız varken şu an dijital istasyonlarla, çok farklı sensörlerle Türkiye'nin dört bir yanını hatta dünyadan gelen verilerle depremleri izleyebiliyoruz” dedi.
KABLOLARI AVCILAR PARÇALADI
Marmara Denizi'nin içinden geçen fay hattını gözlemlemek için istasyonlar kurulduğunu, fiber optik kablolar döşendiğini anlatan Özener “ Toplam 70 km fiber optik döşendi. Maalesef trolle avlanan avcılar fiber optik kabloları parçaladılar. Şu anda fiber optik kabloları topladık. Onarıp bu ay içinde yerlerine konulacaklar” diye konuştu.
YÜZDE 99.99'U HEMFİKİR
Prof. Özener, beklenen İstanbul depremi ile ilgili farklı senaryolar, modeller bulunduğuna dikkat çekerek “Beklenen depremle ilgili farklı modeller var. ‘Tek parça mı kırılacak, çok parçalı kırılacak, şu büyüklükle olacak bu büyüklükte olacak' gibi. Tüm bilimsel çalışmalara saygı duyuyoruz. Şunu biliyoruz ki bilim insanlarının yüzde 99.99'unun hemfikir olduğu bir konu var: 7 ve üzerinde bir ya da birkaç deprem bizi bekliyor” açıklaması yaptı. Özener, İstanbul'daki kritik yapıları değişik sensörlerle incelediklerini tarihi surların da gözlem altında olduğunu belirtti.
İSTANBUL'UN ZAYIF NOKTALARI
Prof. Dr. Okan Tüysüz de “İstanbul gibi mega şehirde bir kısmı ne zaman yapıldığı bile belli olmayan binaların depremden nasıl etkileneceği bilinmiyor. İstanbul içinde aktif fay yok, genel olarak kaya üzerinde ama kayaların yapısal özellikleri konusunda bilgilerimiz kısıtlı. Zayıf zeminler; Avrupa yakasında Karadeniz kıyıları, Asya yakasında sahil kesimi ile alüvyon dolgulu vadilerde yer alıyor” dedi. İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ziyadin Çakır ise beklenen büyük deprem açısından Silivri-Yeşilköy arasındaki Orta Marmara segmentinin ve Adalar segmentinin tehlikenin en yüksek olduğu noktalar olduğunu ifade etti.
KİLİTLİ FAYLAR RİSKİ
Çalıştayda Prof. Dr. Marco Bonhoff “Kuzey Anadolu Fayı’nın Sismotektonik Durumu ve Deprem Tehlikesi İçin Anlamı” başlıklı sunum yaptı. Bonhoff, Kuzey Anadolu Fay Hattının Marmara Bölümü'nde 1766'dan bu yana kilitli faylar bulunduğunu belirterek bu bölgede yakın gelecekte 7,4 büyüklüğüne kadar bir deprem olabileceğini ifade etti. Bonhoff, “Elimizdeki verilere göre Marmara'da 7,4'e kadar bir deprem bekleniyor, bunun üzerinde bir deprem öngörülmüyor. Ancak İstanbul ve çevresi için 7,4 şiddetinde bir deprem bile sosyoekonomik açıdan çok ciddi bir tehlike. Bu riskin yönetilmesi gerekiyor” dedi.
SİSMİK HAREKETLER YAVAŞLADI
İstanbul'u korkutan 24 Eylül tarihinde yaşanan 5,8 büyüklüğündeki depremin Orta Marmara'daki sıkışmış fayda meydana geldiğini anlatan Bonhoff “Yaşanan son deprem, daha büyük bir deprem olacağı beklentisini oluşturdu. Ancak sismik hareketler şu an yavaşladı. 4,7 ve 5,8 büyüklüğündeki depremlerden önce bölgedeki sismik hareketler artmıştı. Buradaki faaliyetleri daha yakından takip edebilirsek erken uyarı sistemleri de etkinleşecektir” diye konuştu.
TSUNAMİ GİZEMİNİ KORUYOR
Dr. Pierre Henry de “Deniz Yer Bilimlerinin İstanbul Deprem Analizine Katkısı” başlıklı konuşmasında “İstanbul'da 1999 depremi sonrası gözlem evleri geliştirdik ve çalışmalarda önemli ölçüde yol kat ettik. Araştırmamızda, Marmara Fayı'nın deniz dibinde kilitlendiğini gördük. Olası Marmara Depremi sonrasında yaşanabilecek tsunami gizemini koruyor. Tsunami riski çok yüksek değil. Kurulacak erken ikaz sistemleriyle tsunami riskini önceden tahmin edebilmek mümkün” dedi.
AMBULANSLAR DA AFETZEDE OLACAK
Çalıştayın konuşmacılarından Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise “Acil Afet Durumu” başlıklı bir sunum yaptı. Kadıoğlu, büyük bir afet anında, yardımcı olmasını beklediğimiz polis, ambulans, itfaiye çalışanlarının da afetzede olacağına dikkat çekerek şunları söyledi:
“ Afet durumunda, toplum tabanlı duruma geçilmeli, çünkü herkes afetzede olacak. Afette ilk 72 saat önemli. İşte burada ilk yardımı kendimiz yapacağız. Afet yönetimi, arama kurtarma değil riskleri azaltmaktır. 34 bin hasarlı bina olasılığını 34'e düşürmektir. Risk azaltılırsa müdahalede o zaman başarılı olunur. Risk yönetimi yapılmadan kriz yönetiminin çok anlamı yok. Deprem tehlikesini ortadan kaldıramayız ama zararları azaltabiliriz.”