Merkez Bankası politika fazini yüzde 17'ye çekecek
Büyük gün 12 Eylül Perşembe günü. Hem TCMB’nin, hem de Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) toplantıları aynı güne denk geldi. Önce Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’na (PPK) bir göz atalım...
3 Eylül’de açıklanan ve beklentilerin altında gelen enflasyon rakamlarından sonra piyasalardaki indirim oranları yukarı yönde revize edilmeye başlandı. Ekonomistlerin tahmin ortalaması yüzde 1.38’lik bir artış iken açıklanan ağustos ayı tüketici enflasyonu yüzde 0.86 olarak açıklandı.
Yıllık bazdaki TÜFE ise yüzde 15.01 oldu. Üretici fiyatlarının; uzun bayram tatiline rağmen; yüzde 0.59 düştüğü ve yıllık bazda yüzde 13.45’e gerilediği bir ortamda politika faizlerindeki indirim oranlarındaki “artış” normal karşılanabilir.
Yüzde 19.75 olan politika faizine “75 baz puanlı” bir indirim gelmesi ihtimali yüksek. 175 mi olur, 275 mi yoksa 375 mi olur şimdilik kestirmek zor.
275 baz puan olur mu?
Yabancı bankalardan 175 diyenler var, ben geçtiğimiz hafta başındaki tahminimi 200 baz puandan 275 baz puana yükseltiyorum. Bu durumda politika faizi yüzde 17’ye gerileyecek demektir. Neden “75 baz puanlı indirim” derseniz...
Bir yandan rakamı “düze getirmek”, diğer yandan da pazarlama misali küsuratları düzeltmiş olacaklar diye düşünüyorum. “25 baz puanlı” gelirse, buçuklu küsurat devam edecektir. PPK hazır faiz indirim moduna girmişken bu “düzeltmeyi” de aradan çıkarır diye düşünüyorum.
Geçtiğimiz haftanın kur hareketlerine bakıldığında olası yüksek oranlı bir indirime baz hazırlığı yapılıyormuş izlenimi oluşmadı değil!
30 Ağustos haftasını 5.8306’dan kapatan dolar/TL, bu hafta yapılacak Faiz indirimi öncesinde 5 Eylül Perşembe günü 5.6478’e kadar geriledi. Normalde TL’de böylesi bir değerlenme ancak faiz indirimi güdük kalacak, yüksek TL faizi ile “carry trade” (Düşük faizli para biriminden borçlan, yüksek faiz getirili para birimine yatırım yapan strateji!) daha uzun sürecek beklentisinin olduğu ortamlarda söz konusu olabilirdi.
Halbuki bizim piyasalarımızda, enflasyon verisi ile birlikte faiz indirim oranları daha da arttı. Bu durumda TL’nin değerlenmesini açıklamak “eski okul” söylemleriyle pek mümkün ol(a)madı.
Olsa olsa, yüksek orandaki bir indirim sonrası yükselecek kurun daha aşağıdan yükselişe başlaması için bir hazırlık yapılmış olabilir düşüncesi piyasalarda konuşuldu!
BANKALAR KREDİYE YANSITTI
Bankacılık cephesi olası faiz indirimlerini kredilerine yansıtmaya başladı bile. Yıllık kredi faizleri yüzde 17’lerin altına gerilemeye bile başladı.
Benim indirim beklentimi 275 baz puana güncellememin ardındaki önemli sebeplerden biri de bu oldu. Bankacıların kredi faizlerini erkenden düşürmeye başlamalarının ardındaki sebeplerden bir diğeri de zorunlu karşılık oran ve faizlerinde geçtiğimiz hafta bankaları daha fazla kredi vermeye ikna etmeye yönelik TCMB’nin düzenlemesi vardı. Bankaların cari düşük faizlerden kredi vermeye çok da iştahlı olacaklarını düşünmüyorum.
Neden derseniz, verilecek kredilerin bir de fonlama boyutu var! 2018 başındaki Kredi Garanti Fonu ile yaratılan şişirilmiş kredi genişlemesinden sonrasında neler olduğunu hatırlıyor musunuz? Bankaların kaynakları, verdikleri krediler kadar hızlı artmayınca, mevduat yarışı başlamış, mevduat faizleri hızlı artmıştı. Bu sefer de benzer bir gelişme bankacılık sektörünü beklediğinden, kaynak avantajını yakalamadan verilecek krediler, dönüp dolaşıp, yine mevduat yarışına neden olacaktır.
HANGİ İNDİRİMDE KUR NE OLABİLİR?
İçerideki faiz indirimi 200 baz puanın altında kalırsa TL’nin değerlendiğine şahit olabiliriz. Geçen haftayı 5.7125’ten kapatan dolar/TL’nin 5.6250 - 5.5975 bandına kadar ilk aşamada değerlenmesi ihtimali var. 100 baz puan ve altı gelirse bu durumda dolar/TL kurunda 5.50’nin de altına inilip, 5.4675 seviyelerinin bile test edilmesi olasılığı var!
200-350 baz puan arası 5.9250 seviyesine kadar dalgalanacak ancak sert yukarı olmayacak bir bant hareketinin içine girebiliriz. Üstelik bu bandın ekim ortasına kadar devam etmesi ihtimali çok da az değil!
375 baz puan ve üzeri indirimde dolar/TL kurunda 5.9250 seviyesine doğru hızlanabilecek, bu seviyenin hızlı ve haftalık kapanış bazında yukarı kırılması durumunda ise 6.1750’lere kadar devam edebilecek bir hareketi görebiliriz. Ancak ilk seviyenin yukarı yönde ilk denemede kırılmaması durumunda, yine de potansiyelin yukarı yönlü olacağını aklıda bulundurmakta fayda var!
PPK’dan gelecek karar bizim için önemli olsa da AB bölgesi ve finansal piyasaların gözü kulağı ECB’de olacaktır. Lagarde’ın göreve başlamadan verdiği “güvercin” mesajlar, Draghi’nin son basın toplantısında “Eylül’de gel!” mesajları bu hafta ECB toplantısından bir faiz indirimi beklentisini güçlendirmişti. Zaten “eksi” yüzde 0.40 olan faizlere daha fazla nereye düşürülecek derseniz, aslında “cezai nitelikteki” bu faiz için alt sınır teorik olarak yok.
ECB ‘seçici’ indirimi
Beklentim ECB’nin eksi faizi değişik gruplara farklı uygulayacağı “seçici” bir faiz politikası. Bireylere ve emeklilik/sigorta fonlarına eksi 0.40 sürerken, banka ve şirketlere (neden yatırım yapmıyorsun, neden kredi vermiyorsun dercesine) eksi 60-70 gibi farklı politika faizi uygulaması bekliyorum. Eğer “seçici” faiz politikasına dönerse, bu da beraber izleyeceğimiz bir “deneme” olacaktır!
Ali Ağaoğlu / Milliyet