''Ölmek istemiyorum''
Esin Mumcuoğlu
esinmumcuoglu@globalekonomi.com.tr -''Hiçbir şey birdenbire olmaz. Beklenilmeyen, her zaman uzun bir hazırlık dönemi gerektirir'' der Stefano E. D'Anna
Bu ülkede de hiç bir şey birden bire olmadı.
Şiddete en çok maruz kalan kadınlar, erkek çocukları olunca zil takıp oynadılar önce.
Sonra onu yetiştirirken sadrazamın bir organı muamelesi yaptılar sürekli.
Varsa kız kardeşi yoksa annesi yengesi halası hep emrine verilmiş hizmetli muamelesi yaptılar.
Suyu, çayı, yemeği bedensel özürlü gibi eline verildi.
Erkek evlat paşa, sadrazam muamelesi gördü, gördükçe azdı.
Tüm kadınların onun işini yapmaya mecbur olduğunu, kelamının emir olduğunu, terbiyesizliklerine aşırılıklarına tahammül edilmesi gerektiği, erkekler tarafından yapıldığında gurur verici görülen, hatta ödüllendirilen bir çok eylem kadınlar tarafından yapıldığında şiddet hatta ölüm sebebi olabildiği öğretilerek büyütüldü.
Hem de bir ve bir kaç kadın tarafından....
Sonra bunlar büyüdü, sevgili oldu, koca oldu, baba oldu, bir kısmı da ülkede itibar gören siyasetçi oldu.
81 milyonun 49.8 ini kadınların oluşturduğu bir ülkenin meclisinde kadına dair fikirleriyle halka yön verdi bu sakat mantıkla yetiştirilen erkekler...
Son 10 senedir siyaset sahnesindeki bazı isimlerin kadına dair yorumları bakalım...
-Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum, Kadından anneliği çıkarırsanız geriye kutsal bir şey kalmaz.
-Kadına şiddet abartılıyor.
-O kadın, kız mıdır kadın mıdır?
-Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun eksiktir, yarımdır.
-Kocasını bırakıp tatile çıkanlar, direği gördüğünde dayanamayıp direğe çıkanlar… Böyle bir hayatın içinde siz olabilirsiniz, size kızmanın ötesinde acıyabilirim.
-Hanımefendi sus, bir kadın olarak sus.
-Kimse, bakire olmayan biriyle evlenmek istemez. Kaçıran kişi ırzına geçtiği kızla evlenince daha iyi olmuyor mu? Bekareti bozulduysa onunla evlenilmeli. Evlenince de cezadan kurtulmalı.
-Kadına iz bırakmadan dayak atmak mübah.
-Evdeki işler yetmiyor mu?
-Kadınlar iş aradığı için işsizlik artıyor.
-Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır.
-Yılbaşının ertesi günlerinde gazetelerde kutlamalar sırasındaki taciz haberlerini okumak hoşuma gidiyor.
-Tecavüze uğrayan doğursun gerekirse devlet bakar.
-Kadın ahlaklı olsun kürtaj yapmak zorunda kalmasın. Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.
-Medya olaylar büyüyormuş gibi bir algıya neden oluyor.
-Ben de sizin bacak aranızı çekip gazeteye bastırsam.
Ve dün bir kadın çocuğunun gözleri önünde babası tarafından boğazı kesilerek öldürüldü..
''Ölme anne ne olur'' diye yalvaran kız çocuğunun, ''ÖLMEK İSTEMİYORUM'' diyen annesi ellerinden gözlerinden kayıp gitti.
33 yaşında 2 çocuk annesi, boşandığı kocası tarafından sırtından bıçaklanan Şefika Etik gibi.
Patronu tarafından, tecavüz edilip sahibi olduğu şirketin üst katından atılarak öldürülen Şule Çet gibi.
Eski kocası tarafından sokakta 11 yerinden bıçaklanarak öldürülen Ayşe Paşalı gibi
Son üç yılda kocaları, sevgilileri, patronları tarafından öldürülen diğer 932 kadın gibi...
Bu ülkede kadın cinayeti yok, bu ülkede teşvik edilen, desteklenen, önü açılan planlı bir kadın katliamı var.
Kadınların hayatın içerisinde yer almasını, kendi sözünü söylemesini, hayatlarını istedikleri gibi yaşamasını sindiremeyen bir erk var. ve bu erke sırtını dayayıp kendi erkeklik "gururları" uğruna kadınları sistematik şekilde katleden ve maalesef ki çoğunluğu teşkil eden bir yığın erkek var.
Emine Bulut'u öldüren bu ülkenin siyaseti, politikası, eğitim öğretim anlayışı, arabesk kültürü, cehaleti, cinayetlere karşı pervasızlığı, cezasızlığı, kuralsızlığı, umursamazlığı.
Emine Bulut'u sadece bir adam değil, koca bir zihniyet öldürdü ve bu hastalıklı zihniyet cinayet işlemeye devam ediyor.
Emine Bulut; bir kadındı, bir anneydi, sadece hayatını yaşamak istedi diye katledildi, 932 kadın gibi...
Emine Bulut...
UNUTMAYIN....