UMUTSUZ DEĞİLİZ..!
"Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim." Mustafa Kemal Atatürk

Esin Mumcuoğlu
esinmu@hotmail.com -Uzun bir aradan sonra, bu hafta Çağlayan Adliyesi önündeki görüntü adeta umutlarımızı yeniden filizlendirdi…
O meydanda toplanan gençlerin gözlerindeki ışık, beyaz saçlı babaannelerin ellerindeki pankartlar, anne babalarının ellerini tutmuş çocukların gülücüklerindeki umuttan bahsediyorum.
Bazılarınızın "Umut etmek mi? Ne için umut besleyeceğim? Günün kendisinden başka bir vaadi yok!" dediğini duyar gibiyim.
Gerçekten de, her şeyin üstümüze geldiği, ne kadar çabalarsak çabalayalım çıkış yolu yokmuş gibi hissettiğimiz zamanlardan geçiyoruz. İnsan onuruna yakışır bir yaşam sürmek, huzur ve refah içinde yaşamak en doğal hakkımız. Ancak, halktan aldığı güçle iktidara gelen siyasetçilerin sadece kendilerine ve ülkenin %1’lik kesimine bu hakkı tanırken, geri kalan kesimi adeta üvey evlat muamelesiyle yok sayması nedeniyle tarihimizin en karanlık günlerinden birini yaşıyor olabiliriz.
Böylesi bir karanlığa isyan etmeyi aklına bile getirmeyen büyük bir çoğunluk var. Bir de, sesini çıkardığı için türlü bedeller ödeyen cesur bir azınlık… Bu yüzden, her yeni güne “Kim bilir bugün yine akıl ve insanlık dışı ne olacak?” kaygısıyla uyanıyoruz.
Ama alternatifimiz var!
Norveç diline “Atatürk gibi düşünmek” deyimini kazandıran bir liderin evlatları olarak, en zor durumda bile umutsuzluğa kapılmayıp güçlü kalabilmeyi seçebiliriz.
Peki, böyle zor zamanlar sadece umutsuz insanlar mı yaratıyor? Yoksa bazı durumlar gerçekten umudu tüketiyor mu? Bunu tartışmak zor.
Yine de, insan doğası gereği en karanlık anlarda bile değişimi bekler.
Böylesi anlarda aklıma hep Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün o unutulmaz sözü gelir:
"Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim."
Bugün, bu sözü bir kez daha hatırlamak gerek. Ne büyük bir ders, ne güçlü bir umut kaynağı!
Düşünelim… Eğer Atatürk tek bir an bile umutsuzluğa kapılsaydı,
Onca yoksulluğa,
Onca düşmana,
İçeride ve dışarıda onca haine,
Hakkında çıkarılmış idam kararlarına rağmen…
Bir an bile umutsuz olsaydı, bugün özgürce yaşadığımız bu güzel vatan kurtulabilir miydi?
İşte Çağlayan Adliyesi önündeki o görüntü bu yüzden çok önemli!
Adaletsizliğe ve haksızlığa karşı birlik olan muhalefet partileri, el ele tutuşan ve yıllardır "Silivri soğuktur" korkusuyla sindirilmeye çalışılan halk… Ve onlara "Silivri’siz bir gelecek" vaat eden iki güçlü ve umut dolu Cumhurbaşkanı adayı…
Artık bir umudumuz var!
Yürünecek yolumuz, gerçekleşmesi gereken hayallerimiz var.
Zoru başaracağız.
Önce karanlığı, sonra ülkemizi ayağa kaldıracağız.
Umudunuzu yitirmeyin!